Serüvenim

2022

2022 Yılının benim için başlangıçtaki en önemli olayı, eski emektarımın yanına yeni bir Valencia gitar almamla başladı. Yaklaşık 10 yıldır kullandığım emektarım artık bana yetmemeye başlayınca abiminde büyük ısrar ve destekleri sonucunda Valencia’ya geçiş yaptım. Soldaki fotoğrafta her ne kadar görünüşlerinde bir fark olmasa da çalınca epey bir fark ediyor. 

Sayılarla boyama olsa da 2022 yılında ilk tablomu yaptım. Özellikle korona geçirdiğim mart ayında odamda karantinada iken beni bir hayli meşgul ettiği için kendilerine teşekkürü bir borç bilirim. Fransızca müzikler eşliğinde tamamladığım bu Paris tablosunu yaklaşık birkaç haftalık bir süre içerisinde nihayete erdirdim.

Başlıyoruz

2022 Yılı benim için Nisan ayı ile birlikte başladı diyebilirim. Çünkü öncesinde İstanbul’da pandeminin etkileri ile evde geçirdiğim bir inziva dönemindeydim. Ta ki şehir değiştirip bir filmle bir kitap hayatıma girene kadar. Lizbon’a Gece Treni isimli bir film izlemiştim, Antalya’ya gitme hazırlığı içerisindeyken.

‘Bir yeri terk ettiğimizde orada bizden bir şeyler kalır. Gitmiş olsak da orada kalırız. Ve içimizde öyle şeyler vardır ki sadece oraya dönerek bulabiliriz. Çok kısa bir süreliğine de olsa hayatımıza sahnelik eden bir yere gittiğimizde ruhumuza yolculuk ederiz.’

Diyordu filmde. Bende üniversite okuduğum ve birçok anımın olduğu Antalya’ya yolumu tekrar düşürmüştüm. Fakat bu sefer beni orada farklı deneyimler bekliyordu. Her ne kadar öncesinde ufak tefek trekking deneyimlerim olduysa da profesyonel olarak ilk trekking deneyimimi oraya gittiğim hafta yaşadım. Bu deneyimimi anlattığım yazıma buradan ulaşabilirsiniz.

3 Yıllık bir kapanmanın ardından benim için muhteşem bir tatil gibi oldu Antalya seyahatim. Bir süre orada merkezde bulunan eski öğrenci evimde, eski ev arkadaşımla birlikte kaldım. Sahile yakın olduğu için mesaim dışında kalan vakitlerimde bol bol sandalyemi alıp kitap okudum, o nefes kesen manzaranın karşısında. Bir gün D&R’i gezdiğim sırada bir kitaba denk geldim. Çağatay Özdemir’in Uyanış Yolculuğu. O sırada almayı planladığım diğer kitaplarla birlikte bu Antalya seyahatimde onu da sipariş verdim. Bu yıl okuduğum en iyi kitap olacaktı.

Farkındalık Yolculuğum

Geldiğimde gerçekleştirdiğim ilk trekking Sahil Kılınçlı-Kekova Aperlai idi. Yürüyüşümün tadı damağımda kalınca hemen bir sonraki hafta için yeni parkur arayışlarına başladım ve sonuç olarak önceki yürüyüşte tanıştığım bir bayanla Tahtalı Dağı iniş parkuruna kaydımızı yaptırdık. Benim için inanılmaz bir deneyim olan bu farkındalık yolculuğumu buradan okumanızı tavsiye ediyorum. Çünkü gerçekten benim için hayatımın dönüm noktasını oluşturdu. Bir yürüyüş hayatımı, hayata bakışımı, önceliklerimi değiştirdi diyebilirim.

Her sabah aynı kahvaltıyı yapıyordum, sabahları 6.30, 7.00’de uyanıp ya yürüyüşe ya da spora gidiyordum. Bir süre kendime kafa tatili vermiştim. Tabii bir yandan da mesaimi de aksatmıyordum. Kanada saatleri ile çalıştığım için 15.00’e kadar vaktim vardı. Bu süreçte bir yandan da İngilizce kursuna giderek IELTS’e de hazırlanıyordum. Ama Antalya’nın bol güneşi, ışığı bana enerji veriyordu. İstanbul’un, binaların, ışığı, enerjimi emmiş olduğunu hissettim orada kaldığım süre boyunca. Fakat iki şehirden de almam gereken şeyler olduğu için birini tercih etme şansım yoktu.

Trekking’e Devam

Derken hemen bir sonraki hafta tekrar bir yürüyüşe katıldım. Bu sefer Cennet koyu – Phaselis arasıydı. Aslında Antalya’da yaptığım tüm trekkingler Likya yolunun birer bölümleriydi. O meşhur yolun bir bölümünde yer almakta da gerçekten muhteşem bir histi. Umarım bir gün tamamını yürüyebilirim. O gün yürüdüğümüz parkurun bitişi olan Phaselis’de denize girme şansımızda vardı. Böylece sezonu muhteşem Phaselis’de ve nisan ayının ılık serinliğinde açılışı yapmış oldum. İşin komik tarafı bir hafta önce karda iniş yaptığım Tahtalı Dağı’nı gören bir koyda denize giriyordum.

Bu süreçten sonra dağa tırmanış ile ilgili bir sürü film izledim, bir sürü kitap okudum. Instagram keşfetim tırmanışçılarla doldu. Hepsi bana çok şey kattı. Fakat bu durum bende gittikçe bir tutkuya döndü. Belki bir dağa tırmanamazdım ama kendimi orta seviyeli trekkinglerle tatmin ettim. Ama gelecekte bir hayal olarak da bunu buraya yazıyorum, umarım bir gün Everest Base Camp’ın parkurunu yürüme şansım olur.

Bayram Tatili

Bayram tatilinde İstanbul’dan çocukluk arkadaşım geldi ve Antalya’nın sefasını bir de onunla sürdük. 7 Yıl Antalya’da yaşamış olmama rağmen gitmediğim, gidemediğim, birçok yere arkadaşımla gitme ve deneyimleme şansı buldum. Alanya turumuzda teleferikle Alanya Kalesi’ne çıktık. Dim Mağarası da olmazsa olmazlardan tabii. Günübirlik Alanya turumuzdan sonraki ikinci deneyimim, üniversitemin yanına konulan ve son sene bir türlü gitmeye kısmet bulamadığım London Eye’dan hallice olan, Heart of Antalya’ya binmek oldu. Yine orada yaşarken fırsat bulamadığım dağ kızağına da böylece vakit yaratıp binmiş oldum.

İlk Tek Başıma Tatilim

İlk yaşadığım deneyimlerimin ardı arkası kesilmiyordu. Bir arkadaşımla yaptığım tatil planı iptal olunca vazgeçmedim ve benim için harika bir deneyim olacak, Antalya’ya 4 saat mesafedeki Kaş’a tek başıma gittim. 2 Gece 3 gün kaldığım bu muhteşem deneyimimi orada kaldığım sırada ve yine oradan aldığım bir deftere deniz manzarası ve kahvem eşliğinde yazıya döktüm. Fakat henüz web siteme eklemediğim için onun linkini veremiyorum. Ama tek başıma sokakları keşfimle, batık şehir tekne turumla ve edindiğim yabancı arkadaşlarla tek kelime ile muhteşem bir tatildi. Ama şunu da söylemeliyim ki Kaş’tan ayrılırken kendime bir söz verdim; bir daha oraya mutlaka sevdiğim bir insanla gideceğim. Sosyal bir varlık olan ben, en güzel anların tadını birileriyle paylaştıkça mutlu oluyormuşum. Hatta mümkünse kalabalık bir grup çok daha eğlenceli olur. Ama beni bir daha yalnız bekleme Kaş…

Suluada

Tahtalı Dağ’ından inerken tanıştığım bir kız vardı. Sonrasında onunla bağımızı koparmadık ve bir gün sözleşip Adrasan’dan kalkan Suluada tekne turuna katıldık. 2022 Deniz sezonum baya iddialı devam ediyordu. Suyun dibinin abartısız Maldivler’deki gibi göründüğü muhteşem bir denizdi. Orada yabancı yeni arkadaşlar edindik. Fakat fıkraya dönen bir halimiz vardı.

Tanıştığımız iki bayanlardan biri İspanyol, kendisi İngilizce öğretmeni ve 4 dil biliyor. Diğeri ise Fransız’dı ve sadece Fransızca biliyordu. Ben İngilizce konuşarak anlaşıyordum, yanımdaki Türk arkadaşıma da Türkçe tercüme ediyordum. Fakat Türk arkadaşım Fransız bayana bir soru sormak istediğinde aramızda şöyle bir döngü gerçekleşiyordu. Bana Türkçe söylüyor, ben İngilizce olarak İspanyol bayana anlatıyorum o da Fransızca olarak diğer bayana söylüyordu. Böyle çok dilli bir anı bir daha ne zaman yaşarım biliyorum ama o an benim için gerçekten muhteşem bir deneyimdi.

Resitaller

Bu sırada sanattan da eksik kalmıyordum. Kaldığım yere yakın olan ve birçok etkinliğe ev sahipliği yapan Cam Piramit Fuar Merkezi’ndeki etkinlikleri takipteydim. Katıldığım bir Antalya Senfoni Orkestrası konserinde en sevdiğim parça olan Chopin’in Nocturne C# minör çaldı. O an gözlerim doldu, en sevdiğim eseri sahnede canlı birinden dinlemek muhteşemdi. Konserin son parçası olduğu için alkışlarla tekrar istendi ve ben o masalın büyüsüne tekrar kapılma şansını yakaladım.

Lavanta Köyü

Gezmelere doyamayan ben sürekli tur gruplarının programlarını kovalıyordum. Yeni yerler görmek, yeni insanlarla tanışmak için inanılmaz bir açlık duyuyordum. Hoş, hala bu güdümü doyurabilmiş değilim. Yine orada yaşarken gidemediğim, Isparta lavanta diyarlarına bir tura katıldım. O sırada kapalı olduğu için maalesef ki Salda Gölü’nü göremedim ama Kuyucak Köyü ve muhteşem lavantalarını toplama şansım oldu. Ayrıca oradan Denizli’ye bağlı olan Işıklı Göl’de de Nilüfer çiçeklerinin arasında harika bir sandal turu gerçekleştirdik.

Şehir Değişikliği

Seyyah ben açıldı mı artık durur mu? Henüz daha gitmeyi planladığım birçok yer olmasına rağmen onları başka sefere erteledim ve Çanakkale’ye yol aldım. İlk durağım Gökçeada turuydu. Ama öyle büyük bir turdu ki her yerini karış karış gezdik rehber eşliğinde. Ardından birkaç günlük Gelibolu. Sonrasında da Bozcada. Buraları hızlı geçiyorum, ileride detaylandırdığım yazılarımla buradan paylaşacağım. Adalar ve yarım adalar turlarım tamamladığına göre sırada yeni ve güzel maceralar yaşama zamanıydı.

İlk Kürek Deneyimim

Bu tatile ikinci tek başıma tatilim denilebilirdi. Program şuydu. Ayvalık’ta glamping çadırlarda bir gece kalınacak, gündüz kısa kürek ve kano dersi alarak denize açılacaktık. Sol tarafımız sarımsaklı, karşımızda Şeytan sofrası ve sağ tarafımızda da Cunda’nın yer aldığı nefis bir iç denizde kürek çekmek hem güvenli hem de muhteşem manzara eşliğinde harika bir deneyimdi. Başta her ne kadar ilk kez gideceğim bir ortam olması ve çadırda tek kalacağım endişesi olsa da ortamı ve insanları tanıyınca, yaşayacağım en güzel tatillerimden biri oldu. Hoş bir sohbet, gün batımında muhteşem bir kürek deneyimi ve iyi hissetmek için gereken her şey vardı.

İlk Karavan Deneyimim

İlklerimin bolca yaşandığı bu yıl Kadırga Koyu’nda bir gecelik karavan deneyimim de oldu. Ailem ve arkadaşlarımızla gittiğimiz bu kalabalık ve eğlenceli ekiple uzun zamandır merakla yaşamayı istediğim karavan hayatını da böylece görmüş oldum. Belki çok uzun kalmadım ama karavan hayatının tam bana göre olduğunu anlamış oldum. Doğanın içindesin, yanında sevdiğin insanlar, her yerde konaklama imkanı ve daha neler neler… Bunu da bir hayal olarak ekliyorum buraya. Umarım ileride seyahat edebileceğim bir karavanım olur.

En Uzak Seyahatim

2022 Yılındaki yıllık iznimi GAP turunda kullandım. Mezopotamya’yı bir tek tarih kitaplarından biliyordum. Birçok olgunun doğuş yeri olduğunu, medeniyetlerin beşiği olduğunu, kalıntıları gözlerimle görüp, şahit olduktan sonra hayranlığım daha da arttı. Birbirinden leziz Güneydoğu Anadolu mutfağını, kültürünü, insanlarını, yaşam biçimlerini görmek, müzeleri ve kalıntıları gezerek tarihe tanıklık etmek paha biçilmez bir deneyimdi. Yaklaşık bir hafta civarı süren bu seyahatimde anlatılacak o kadar çok şey vardı ki bu sebeple henüz onları yazıya geçirme şansım olmadı. Geçirir geçirmez burada ona da yer vereceğim.

Nemrut

GAP turunda Nemrut Dağı’na gidişimiz sırasında yolun bir kısmını araba ile bir kısmını yürüyerek çıkmamız gerekiyordu. Tahtalı Dağı’nda yaşadıklarımdan sonra bu deneyim benim için aşırı huzur doluydu. Sanki aylardır dağlar beni çağırıyordu ve ben artık onlara varıyordum. Geçen sefer çok korkmuştum ama bu sefer okuduğum onca dağ ile ilgili kitaplar bana sanki rehber olmuştu ve artık onların dilinden konuşmayı öğrenmiştim. Orada oturdum ve huzur içinde o meşhur gün batımını izledim. Tek kelime ile nefisti…

İstanbul Maratonu

Boğaz Köprüsünde koşmak hatta yürümek yıllardır hayalimdi. Araya pandemi girdi derken geçen sene başvuruları kaçırdım. Bu yıl heyecanla tarihi beklerken bu sefer de o tarihlerde İstanbul’da olup olamayacağımın belirsizliği çıktı. Tam geleceğim tarih netleşti ki biletlerin iki gün önce bittiği haberi ile üzüldüm. Hatta bunu gece yatarken gördüm ve daha erken davranamadığım için kendime çok kızdım. O gün üzüntü ile uyudum ama birkaç gün sonra bir arkadaşımın hikayesinde gördüğüm halk koşusunun kayıtlarının açıldığı haberi ile yüreğime su serpildi. Böylece o muhteşem deneyimi yaşama fırsatını da elde etmiş oldum. Bandolar eşliğinde, güneşli bir Kasım ayında, güle oynaya arkadaşlarımla boğaz köprüsünü yürüyerek geçtik.

Küreğe Devam

Ayvalık’ta tadı damağımda kalan kürek sevdama Yeşilköy’de bulunan bir kürek kulübü ile devam ettim. Instagramdan İstanbul’daki kürek kulüplerini takip ediyordum ama burası tesadüfen karşıma çıktı. Henüz 2 hafta önce açılmış olan bu kulüp bana yakın olması ile de diğerlerine kıyasla avantaj sağlıyordu. Böylece kürek sporuna başlangıcımda yine 2022 yılının Kasım ayını gösterirken startını vermiş oldu. Huzurlu denizin ortasında hem manzaranın keyfine varıyorum hem de bir yandan spor yapmış oluyorum.

Belgrad Ormanı

Belgrad ormanına ben çok küçükken ailecek piknik yapmaya gidermişiz. Miş diyorum çünkü fotoğraflardaki sahneler haricinde gözümde canlandırabileceğim hiçbir anı yok. O muhteşem ormanı yıllar sonra tekrar keşfetmiş oldum. Hatta kendimi bildiğim zamanlarda neden tekrar gelmemişim diye hayıflandım. Doğa yürüyüşü grubu ile birlikte Belgrad Ormanı’nda harika bir parkuru tamamladık. Sonbaharın nostaljik görüntüsü içinde yürümek muhteşem bir deneyimdi.

Bu arada İstanbul’da gitmeyi istediğim birkaç tiyatroyu da kaçırmadım bu yıl. İki yıldır gitmeyi istediğim Selçuk Yöntem’in başrollerini oynadığı Amadeus, oyunculuğuna hayran olduğum Haluk Bilginer’in Kundakçı oyunlarına ve Kaan Sekban’ın tek kişilik stand-up gösterisini izleme şansı buldum.

Tabii yılın sonuna doğru en önemli olay, değerlim, abimin nikahının gerçekleşmesi oldu. Böylece yaşadığı muhteşem deneyimlerle hayatına yeni sayfayı açan tek kişi sadece ben olmadım.

Umarım 2023 Yılında Muhteşem Deneyimler Ve İlkler Gerçekleştiririm
Annemle ilk trekking deneyimim
En sevdiğim çiçeğimle
“Atatürk Çiçeği”
2022 Yılında Fıstığım 12 yaşına girdi.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir